logo

let’s make something together

Give us a call or drop by anytime, we endeavour to answer all enquiries within 24 hours on business days.

Find us

PO Box 16122 Collins Street West
Victoria 8007 Australia

Email us

[email protected]
[email protected]

Phone support

Phone: + (066) 0760 0260
+ (057) 0760 0560

EYÜP KENTSEL SİT ALANININ İNANÇ TURİZMİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ VE YERLEŞİM DOKUSUNUN KORUNMASI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

EYÜPSULTAN KENTSEL SİT ALANININ
SORUNLARI VE TEHDİTLERİ

1 .SOSYAL VE EKONOMİK SORUNLAR

Eyüp kentsel sit alanında bir çok tarihi ve kültürel yapı çok mülkiyetli olması, bakımsızlık, terk, kötü kullanım, tahribat, yangın ve yanlış restorasyonlar sonucu zarar görmüş hatta yok olmuştur. Sosyal yaşamın farklılaşması ile birçok tarihi eser terk edilerek veya çeşitli eklerle büyütülmeye yada çok ailelik konut haline getirilmek için bölünmeye maruz kalmış, bir çok yapı dükkan eklemek gibi fiziksel değişiklikler sonucu zarar görmüştür. Uygun fonksiyon verilememesi nedeniylede bir çok yapı bozulmuştur. Bilinçsizce yapılan ara katlar, bölücü duvarlar, pencere oranlarında büyüme, dükkan cephesi açma gibi değişiklikler tarihi yapının strüktüründe aşırı bozulmalara neden olunmuştur. Tarihi yapılarda sosyal yaşamdaki değişikliklere cevap verecek şekilde günümüz modern yaşam biçimi içerisinde kullanılmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılamaması eski dokunun sosyal cazibesini ortadan kaldırarak bu yapıların gün geçtikçe köhneleşmesine ve yok olmalarına neden olmaktadır. Daha çok düşük gelir grubu insanların yaşadığı yapılar koruma maliyetinin çok yüksek olması, kültür varlığı sahiplerinin ve kullanıcılarının karşılayamayacağı oranda yüksek olan maliyetlerin karşılanmasında alanın kültürel önemini ortaya çıkaracak, devlet destekli yeni kaynaklar yaratılmaması, fon ve genel bütçe olanakları ile sağlanan ödenek yetersizliği koruma bilincinin az olması, daha az maliyetli yeni yapıların tercih edilmesi, nedenleriyle korunamamaktadır. Yapılan restorasyon uygulamalarında da orijinal malzeme(giyotin pencere yerine PVC esaslı pencere, kaplama tahtası ebatları, malzeme kalitesi) ve işçilikten kaçınılmıştır. Restorasyon uygulamalarını alan yüklenici firmaların ve uygulamalarda çalıştırdıkları elemanlar yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmaması restorasyon uygulamalarının yanlış yapılmasına neden olmaktadır.

2.KÜLTÜREL VE EĞİTİMSEL SORUNLAR

Genel olarak korumanın yeterli seviyeye gelememesinin en önemli sebeplerinden biri koruma eğitiminin yaygınlaştırılamamasıdır. Halkın bilinçlendirilmesi ve ilgisinin arttırılması için korumaya katılımının sağlanması gereklidir. Geleneksel mimarlığın kültürel değerlerini korumaya yönelik olarak yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve dernekler içinde olduğu öncelikle gençlerin ve halkın bilinçlenmesine yardımcı olacak eğitim programları oluşturulmamıştır.

Kültürel mirasın korunması, yanlış koruma, onarım ve uygulamaları ile de bozulmaktadır. Restorasyon bir uzmanlık işi olduğu ve eğitim gerektirdiği için bu konuda çalışacak mimar, mühendis, müteahhit ve işçilerin çok daha iyi yetişmelerine ve sürekli denetlenmeleri yönelik de eğitimler yapılmalıdır.

3 .YASAL VE YÖNETİMSEL SORUNLAR

Koruma kendiliğinden gelişen yada var olan bir olgu değildir. Yasal yaptırımlarla kamu yararı adına gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Türkiye ve gelişmiş ülkelerdeki koruma mevzuatı dikkate alındığında, yasal düzenlemelerde kültürel ve doğal varlıkların koruması ve yaşatılması devlet güvencesine alınması konusunda eşdeğer bir anlayış olduğu gözlenmektedir. Türkiye’de koruma konusunda yasa ve yönetmelikler arasındaki bazı çelişkili kararlar ile bazı konuların uygulanamamasın sonucunda yöntem ve teknikte farklılaşmalar olmaktadır. Korumaya yönelik ulusal ve uluslararası gelişmeler uygulamaya aktarılamamaktadır. Tespit ve tescil işlemleri bilimsel ve kabul edilebilir ölçülere getirilememiştir.24 Koruma planlarının eski olması, tescilleme işlemlerinin henüz bitirilememiş olması, detaylı envanterler yapılmaması ile birçok kültürel doku kaybolmuş, plan kararlarının birçok noktada uygulanamaması hatta izinsiz uygulamalara izin verilmesi ile tarihi doku bozulmuştur. Korumada taraf olanların beklentilerinin farklı olması, rantın önceliği uygulamada karşılaşılan en büyük sorundur. Eyüp kentsel sit alanında izinsiz uygulamalar sonucu oluşan plan ile verilen kat sayısından da fazla katlı ve büyük yapıların yapılmasına göz yumulması da tarihi eserlerin korunmasını olumsuz etkilemektedir. Bazı kullanıcılar tarihi eserin yıkılırsa tescilden düşürüleceği ve onun yerine daha büyük bina yapabileceği düşüncesiyle tarihi eseri korumamaktadır.

Koruma konusundaki yasal prosedürün uzunluğu, ağırlığı ve parasal karşılığı kullanıcıya çok büyük yük getirmektedir. Rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin uzun onaylanma süreci ve maliyeti, korumayı engellemekte bu nedenle bir çok yapı yok pahasına satılmakta yada olduğu gibi bırakılarak terk edilmektedir.25 Ayrıca tescilli eski eserlerin ve çevresinin koruna bilmesi için kanun ve yönetmeliklerle çıkarılan ödeneklerin tam olarak duyurulamaması, ağır ve uzun başvuru süreçleri ödeneklerin kullanılmasını engellemektedir.

     24 Gültekin, N.,T.,Türkiye’de Taşınmaz Kültür Varlıklarını Koruma Sürecinde Yaşanan Açmazlar, TAÇ Vakfının 25 Yılı Anı Kitabı Türkiye’de Risk Altındaki Doğal ve Kültürel Miras, s.214
     25 Gülersoy, Ç., Kültürel Mirasta Mülk Sahiplerinin Durumu, TAÇ Vakfının 25 Yılı Anı Kitabı Türkiye’de Risk Altındaki Doğal ve Kültürel Miras, s.212

Yerel yönetimlerde koruma alanında uzman personel ve donanımın eksikliğinden kaynaklanan yetersizlikler mevcuttur. 11.06.2005 tarih ve 25842 sayı ile Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları, Proje Büroları İle Eğitim Birimlerinin Kuruluş, İzin, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik birçok noktada yetersiz kalmaktadır.

4.ÖRGÜTSEL SORUNLAR;

Türkiye’de kültürel ve doğal mirasın korunması 19.yüzyıl sonlarında ortaya çıkmış bir olgudur. Doğal ve kültürel değerlerin korunması, gelecek nesillere aktarımının sağlanması için bir çok yasal düzenlemeler yapılmıştır.26 Devlet kişilerden çok daha fazla korumadan sorumludur. Sadece yasa çıkarmak, kültürel bilinç ve bilgi oluşturmak korumayı sağlamamaktadır. Yasal önlemlerin yanı sıra mali olanaklarında yararlı bir biçimde yönlendirilmesi ve kullandırılmasını sağlamalıdır. Koruma konusunda gerekli olan maddi destek sağlanamamıştır. Eski eserlerin çok oluşu nedeniyle eserlerin tümünün korunmasına devletin gücü yetmemiş, eski eser sahiplerine de yol gösterici olunamamıştır. Yerel yönetimlerin bütçelerinden koruma için gerekli payın ayrılmamış olması korumaya önem verilmemesinin bir göstergesidir. Zaman içerisinde yerel yönetimlerin koruma duyarlılığı artmaya başlasa da bazı yerel yönetimler koruma olgusunu bir görev ve gereklilik olarak görmeyip sorumluluğun yerel yönetimlere verilmediğinden eski eser uygulamaları yapılmamıştır. Devletin koruma konusundaki sorumluluğu yasa çıkarma ve yasak belirlemeden ileri gidememiştir. Tarihi varlıkların korunması geçmişimizin gelecek nesillere aktarılması, tarihimize sahip çıkma gibi sorumluluklarla konuya yaklaşılmamış, korumannın halka benimsetilmesi için eğitim yaygınlaştırılmamış, kamu eliyle örnek uygulamalar yapılarak, kredi vererek veya tarihi eserini onaramayanlara yol gösterme gibi onarıma katkı sağlayacak çözümler gerçekleştirilmemiştir. Mülk sahiplerinin nasıl onaracaklarını, bakacaklarını bilmedikleri her geçen gün biraz daha yıpranan kullanılamaz hale gelen yapılar şehir merkezlerinin çöküntü haline dönüşmesine neden olmaktadır.

Merkezi ve yerel yönetimler aracılı ile kamunun yönlendirici olacağı uygulamalarda, halkın katılımının ile kullanıcının kültürel değere ve çevresine sahip çıkması sağlanmalıdır.kültürel değerlerin korunduğu bir çevrede yaşayan toplum kültürün sürekliliğini sağlayan, tarih bilinci taşıyabilecektir.

     26 Avcı, N., Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasında Örgütlenme ve Koruma Sorunları, TAÇ Vakfının 25 Yılı Anı Kitabı Türkiye’de Risk Altındaki Doğal ve Kültürel Miras, s.212

Tarihsel ve kültürel mirasın korunması ve yaygınlaştırılması için ülke çapında örgütlenme önem taşımaktadır.27

EYÜP KENTSEL SİT ALANININ SWOT (GZTF) ANALİZİ

SWOT (GZFT) analizi, incelenen konunun güçlü ve zayıf yönlerini belirlemekte ve dış çevreden kaynaklanan fırsat ve tehditleri saptamakta kullanılan bir tekniktir. Strenghts(Avantajlar), Weaknesses (Dezavantajlar), Opportunities (Fırsatlar) ve Threats(Tehditler) gibi dört kapsamdan oluşan SWOT analizi ile amaçlanan; ; iç ve dış etkenleri dikkate alarak bir kurumun, tekniğin, sürecin, durumun, ürünün veya kişinin güçlü (Strenghts) ve zayıf (Weaknesses) yönlerini belirlemek ve dış çevreden kaynaklanan fırsat (Opportunities) ve tehditlerin (Threats) saptanarak plan ve stratejiler geliştirmektir.

GÜÇLÜ YÖNLERİ

Kentsel Sit alanı olması
Kentsel kimliğinin olması
Taksim, Fatih, Beşiktaş , Üsküdar Kadıköy gibi İstanbul’un turist çeken bölgelerine ulaşım kolaylığı ve yakınlığı (deniz, toplu taşıma araçları, kara, vb.)
Eyüp Sultan Camii ve Türbesi ile birçok dini eserin(camii, kilise, tekke, medrese) bulunması
Geleneksel konut mimarisinin ve dokusunun bulunması
İnanç ve Kültür turizmi için elverişli olması
Doğal bir liman olan Haliç’in bulunması ve Haliç kıyılarında kültürel faaliyetlere dönüşebilecek mekanların olması
Alanda birçok değer ve potansiyelin bulunması (Somut ve somut olmayan değerler)
Açık hava müzesi konumunda olması(kentsel dokudaki kültürel değerler arasındaki mesafelerin yürünebilecek kadar birbirine yakın olması)
Turizm amaçlı kullanılabilecek yapıların ve alanların bulunması
Kentsel sit dışında alternatif turizm alanlarının bulunması(doğal güzellikleri, orman alanlarının ve tarihi su bentleri vb.)

     27 Ener,S., Kültürel Mirasın Korunmasında Genel Yaklaşımlar ve Yerel Yönetimler, TAÇ Vakfının 25 Yılı Anı Kitabı Türkiye’de Risk Altındaki Doğal ve Kültürel Miras, s.1

ZAYIF YÖNLERİ

Kültürel ve tarihi eserlere sahip çıkma bilincinin toplumda yaygınlaşmamış olması(korumanın maliyetli olduğu düşüncesi)
Genç nüfusa kültürel eğitim verilmemesi
Ekonomik yetersizlik
Eski dokunun sosyal cazibesinin azalması
Fiziki ve sosyal dokunun tahribatı, tarihi doku ile yeni yapıların uyumsuz olması ve çarpık yapılaşma nedeniyle çevrenin giderek bozulması
Doğal ve kültürel mirasın yeterince korunamaması
Kültürel varlıkların bakımsız olması ve restorasyon uygulamalarının kötü olması
Tanıtım, yönlendirme ve bilgilendirme eksikliği
Turizm potansiyelinin değerlendirilmemesi
Yatırımcıların bölgeye gelmesi için gerekli girişimler ve teşviklerin yapılmaması
Turistik konaklama alanlarının yetersiz olması
Eyüp’ün ulaşım girişi alanlarının düzenlemesinin olmaması(otopark, yaya, Eyüp-Metrobüs güzergahında yaya bağlantısı, vb.)
Yayalaştırma alanlarını azlığı ve yol dokusunun bozuk olması
Otopark alanlarının azlığı
Deniz ulaşımının yeterince yapılamaması
Sütlüce-Eyüp bağlantısını sağlayacak köprünün yerinin uygun olmaması ve sürekli kullanımının sağlanamaması
Sosyal ve kültürel aktivitelerin olmaması
Haliç’in ve kıyı alanlarının kullanılmaması (rekreasyon, su sporları vb.)
Tarihi dokunun korunmasında gerekli finansman ve kalifiye eleman yetersizliği
Tarihi yapılara ait envanterlerin çıkarılmamış olması
Kent mobilyaları(aydınlatma, tabela, tente oturma, yönlendirme, bilgilendirme tabelaları, vb.)altyapının eksikliği

FIRSATLAR

İslam inancı için hac yeri olma özelliği ve birçok dini eserin ile geleneksel dokunun yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekebilecek potansiyelinin olması
Somut olmayan değerleri(İnanç’a bağlı ritüeller ve Hikayeler, Cülus Töreni, Eyüp Oyuncakçılığı ve Sünnet Şölenleri, Eyüp çiçekçiliği, Çömlekçilik) ve somut değerlerinin bulunması(kentsel peyzaj ve kültürel mirası)
Haliç’in değerlendirilmesi yerli ziyaretçinin bölgeye gelmesi için çekici unsu olacaktır.
Gelişen turizm potansiyeli

TEHDİTLER

Planların yetersizliği ve uygulamaların denetimsizliği
Köhnemiş tarihi yapıların deprem, yangın gibi nedenlerle bakımsızlıktan yok olma tehlikesi
Yeni yapıların çevre ve kültürel doku ile uyumsuzluğu
Anıtsal yapılar bakımsız olması ve fonksiyon yanlışlıkları nedeniyle ziyaret edilememektedir.
Turizmin geliştirilmemesi ve turist konaklama alanlarının arttırılamaması
Gelen turiste yönelik ticari aktivitenin zayıf olması ve ticari dükkanların düzensizliği, gelen turistlerin alışveriş yapmamasını sağlayacak değerlerin oluşturulamaması
Yeni gelişim alanlarının trafik yönünden geleneksel kent dokusuna baskı yapması
Korumaya yönelik uygulama araçlarının ve elemanlarının yetersizliği
İzinsiz yapılaşma

ZİYARETÇİ YÖNETİMİ VE MEVCUT DEĞERLERİN
KORUNMASINA YÖNELİK ÖNERİLER

1. ZIYARETÇİ YÖNETİMİ

Doğal, kültürel ve insanlar tarafından ortaya çıkarılan ve sunulan kaynaklar bir ülkenin veya bölgenin turizm arzını oluşturmaktadır. Ülke ekonomisine önemli katkı sağlayan bir sektör olan turizmin amacı “daha fazla sayıda turist çekme” ve “daha fazla konaklamayı teşvik etme”yönünde olmaktadır. Turizm, daha önceki bölümde değinildiği gibi çevresel değerlerin varlığına yaşatılmasına katkıda bulunabileceği gibi, aynı zamanda kullandığı doğal ve kültürel kaynakların zarar görmesine de neden olabilmektedir. Doğal, kültürel alanların koruma planlamasının amaçlandığı yönetim planlaması, daha çok tarihi miras kavramı ile gündeme gelmiştir. Yönetim Planı, mimari, arkeolojik, peyzaj ve doğal kaynakları, onların kent ve topografya dokularını korumayı ve güçlendirmeyi, bu sitlerin anlaşılmasını, en doğru şekilde yorumlanmasını, bir eğitim kaynağı olarak kullanılmasını, kültürel, sosyal ve ekonomik canlılığı içinde yerel toplumun desteklenmesini hedeflemektedir. Alan yönetiminin içerisinde yer alan Ziyaretçi Yönetimi turizme açılarak korunmasının sağlanması öngörülen alanın, turizmden maksimum düzeyde fayda sağlamak üzere geliştirilen bir disiplindir.

Turizm, ekonomik bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Turistlerin bir yere değer katma potansiyeli olduğu gibi, ona yıkıcı bir zarar verme potansiyeli de vardır. Önerdiği fırsatlar ne olursa olsun, turizm endüstrisinin bazı gerçekleri göz önünde tutulmalıdır. Birincisi; turizmin geçici, dengesiz, modaya bağlı ve politik anlaşmazlıklar, ve güvenlik kavramları ile altüst olabileceği gerçeğidir. İkincisi; turizm doğal ortamların, tarihi yapıların, kentsel mekanların ve yerel kültürün tüketicisi olabilir. Turizmin kontrollü bir şekilde gelişiminin sağlanması gereklidir. Çevresel kaliteyi korumak ve turizm potansiyelini(kazancını) maksimum hale getirmek arasında çok hassas bir denge vardır.28

1980’li yıllarda turizm stratejileri ve kalkınma, işsizliğe bir çözüm ve sektörün ekonomik faydalarını arttırmak hedefine dayalı iken, 1990’lı yıllarda çevreye daha duyarlı bakılmış ve Ziyaretçi Yönetimi en çok üzerinde durulan konu olmuştur.29

Turizmin büyümesi ve gelişmesi her şehir için farklıdır. Konum, fiziksel özellikler, ortak kazançlar, ekonomik gelişim ve idari karar vermedeki anahtar roller açısından değişkenlik gösterebilir. Ziyaretçi Yönetimi’nin odağında sakinler ve ziyaretçiler için kalitenin korunması ve attırılması olmalıdır.

Tarihi bir yöreyi veya alanı ziyaret etmek, bir müzeye gitmek ya da insanların eskiden nasıl yaşadığını görmek için geçmişe bir gezi yapmak değildir; insanların hala yaşadığı yerlerde kültürel bir etkinliklerin keyfini sürmektir. Tarihi alanlar ziyaretçilere sadece fiziksel özellikleri için değil, aynı zamanda içlerindeki doğal yaşam için çekici geldiği unutulmaması gerekli bir gerçektir. Çoğunlukla yöre halkının yaşadığı alanların ziyaretçilere çekici geldiği unutulur. Örneğin meyve ve sebze pazarları turistlere turistik araçlar satan tezgahlardan daha ilginç gelir. Turistler kendileri gibi insanlarla dolu yerlere gitmek istemezler, yerel halkın gittiği, yediği, yaşadığı yerleri görmeyi tercih ederler. Bu bakımdan yapılacak tüm düzenlemeler öncelikle orada yaşayan topluma yönelik olmalıdır.30

Turizmin gelişmesi için hedefler belirlemek; çevresel, sosyo-ekonomik ve doğal ilgi alanları arasında güzel bir denge kurmak gereklidir. Doğal ve Kültürel alanlarda turizm planlamanın hedeflerinden bazıları şunlar olmalıdır:

     28 Orbaşlı, A., Tourists in Historic Towns: Urban Conservation and Heritage Management, E&FN Spon, 2000, London
     29 Davidson,R., Maitland, R., Tourism Destinations, London: Hodder, Stoughton, 1997,
     30 Orbaşlı, A., Tourists in Historic Towns: Urban Conservation and Heritage Management, E&FN Spon, 2000, London

Kentsel çevrede sürekliliği teşvik ederken, turizm etkinliğinin uzun süreli getirilerini ve beslenebilirliğini sağlamak
Yüksek kalitede bir ürün geliştirmek ve bakımını yapmak
Turizmin büyümesi için beslenebilir bir temel oluşturmak
Ürünü “doğru” pazara etkili bir şekilde pazarlamak
İyi bir Ziyaretçi Yönetimi ile kazançları maksimum, darbeleri minimum hale getirmek.31

Doğal ve kültürel kaynakların yönetilmesi planlanırken ziyaretçi-yöre-yöre halkının beklentilerinin karşılanması hedeflenmelidir. Bu bağlamda alanın fiziksel ve sosyo-kültürel değerlerinin, ziyaretçilerin ve alandaki mevcut kullanıcıların ihtiyaçlarının iyi belirlenmesi gereklidir.

Ziyaretçi yönetimi sadece bir trafik ya da yaya akışı yönetimi demek değildir, ziyaretçinin deneyimini zenginleştirmek, yerin turistik ününü korumak, sakinlerin içinde yaşaması ve çalışması, ziyaretçilerin de tadını çıkarması için yüksek kalitede bir çevre sağlamak için yaratıcı çözümler de içermelidir. Büyük şehirlerin turizm endüstrisinin çalkantısına dayanabilir güçte iken, daha küçük tarihi şehirler büyük ziyaretçi kitlelerinin baskısını daha çok hissedebilir. Ziyaretçilerin dağıtımı ve yönetimi, turizm teşvikçisi ya da yöneticisinin de desteğiyle dikkatli planlama ve duyarlı kentsel tasarım yoluyla büyük ölçüde başarılabilir.

Doğal ve Kültürel alanlarda turizmin daha iyi sonuçlar vermesi için doğru şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Öncelikle alan iyi tanımlanarak, yönlendirme, bilgilendirme ve açıklamalarla ziyaretçilerin doğru bilgilere ulaşımı sağlanmalıdır. Ziyaretçiler için en acil ihtiyaç olumlu bir ilk izlenim oluşturulması ve hemen ardından yönlendirme ve yön gösterme araçları ile alana varış noktasından yönlendirme ve yön gösterme yöntemi, ziyaretçi yönetiminin ve dağıtım stratejisinin bir parçasıdır. Çünkü Ziyaretçi Yönetimi, ziyaretçinin ilgisini çekebilecek noktaları vurgular ve ziyaretçiyi yönlendirir. Ziyaretçi Yönetiminin amacı ziyaretçiyi tarihi alanla kaynaştırabilmek için yeterli bilgiyi sağlamak ve bilgilendirme önceliği tanımak olmalıdır.

Yapılacak planlama ile alanda sunulacak hizmetlerin yerleri, miktarları, konumu ve dağılımı iyi belirlenmelidir. Konaklama, ticaret, vb. hizmet alanlarının yerlerinin planlanması; örneğin popüler bir alandan bazı hizmetleri kaldırmak baskıyı azaltırken, onları biraz öteye taşımak hem yükün dağıtılmasına yardımcı olur, hem de alanın başka bir kısmını çekici hale getirmeye

    31 Orbaşlı, A., Tourists in Historic Towns: Urban Conservation and Heritage Management, E&FN Spon, 2000, London

yardımcı olabilir. Ticari ve ekonomik kazancın çok üzerindeki kültürel değerinin önemi kavranmalı ve ticari faaliyetler tarihi alanın özelliklerine uygun ve duyarlı olmalıdır. Öncelikle terkedilmiş yapıların yeniden kullanımı amaçlanmalı, ziyaretçilere tarihi çevrenin ortasında “farklı” ve “otantik” binalarda kalma fırsatı vermelidir. Yapılacak bu gibi düzenlemelerle ile hem kültürel dokunun yeniden canlanması sağlanmış olacak hem de yeni yapılaşmanın olmaması tarihsel alanın yoğunluk kazanması engellenecektir.

Trafik, otopark ve ulaşım zorlukları, tarihi çevrenin bütünlüğü ve çekiciliğine yönelik tehditlerin başında gelebilir. Ulaşım planlaması arabalardan toplu taşıma araçlarına, bisiklet yollarından deniz ulaşımına kadar tüm ulaşım araçlarını kapsayacak şekilde düşünülmelidir.

Ziyaretçi yönetimi ile alanın;
kentsel tasarımı
Oto park alanları
Ulaşım planlaması(araç, toplu taşıma, raylı ve deniz)
Yaya alanlarının, malzemelerin tasarımı(engelliler için de düzenleme yapmak)
Acentalar ve turistik bilgilendirme kulübeleri
Kent mobilyaları
Işıklandırma
bilgi ve yönlendirme tabelaları
Kitap, broşür, vb. (işitsel ve görsel donanım)
Animatörler, hikaye anlatıcıları ve rehberler
Alanın somut olmayan değerlerinin canlandırılması en etkili ve doğru şekilde yapılmalıdır.

2.TARİHSEL KENTLERDE
KÜLTÜREL GÜZERGAHLAR (ROTALAR)

Kültürel mirasın korunması ile ilgili bilim dallarının gelişmesinin bir sonucu olarak, hem kültürel özelliklere bakış açısı, hem de durum ve bölgesel ölçek ile ilişkili değerlerin artan önemi konusundaki düşüncelerin değişmesi ile yeni bir anlam olan Kültürel Rotalar kavramı ortaya çıkmıştır. Kültürel Rotalar tarih içinde hem barışçıl hem de düşmanca ilişkilerin sonucunda oluşmuşsa da, özgün işlevlerinin ötesinde birkaç ortak noktada sunmaktadır. Paylaşılan tarih bağlarının yanı sıra hoşgörü, saygı ve ilgili toplumların kültürel çeşitliliğinin takdiri üzerine kurulu bir barış kültürünün istisnai dekorunu gözler önüne sererler.

Kültürel Rotalar bazen de belli bir amaca hizmet etmek için yeterli güce sahip insan iradesi tarafından planlanmış bir projeden doğmuştur (örneğin, İnka ve Roma İmparatorluğu Rotaları). Diğer bir durumlarda ise, farklı insan faktörlerinin ortaklaşa müdahalelerinin kesiştiği ve ortak bir amaca doğru yöneldiği uzun evrimsel bir sürecin sonucudur. (Santiago Rotası(Hac rotası), Afrikalı tüccar kervanlarının rotaları ya da İpek Yolu gibi). 32

“Avrupa Konseyi Kültür Komitesi” Tarihi anıtların korunmasının kendi kendilerince gerçekleştirilmesi sağlayacak turizme ve kültüre dönük işlevlendirilmesinin destekleneceğini belirtilerek, “Kültürel Güzergahlar: Itineraires Culurelles” oluşturulmasındaki projelere maddi yardımın yapılacağını belirtilmiştir. Edinburg kalesinin kültürel güzergah açısından düzenlenmesi gibi başarılı sonuçlar veren uygulamaları içeren sistemin bu kapsamda değerlendirilebilecek sitler için uygun olabileceği vurgulanmıştır.33

Kültürel rota hangi tipte olursa olsun, fiziksel olarak sınırlandırılmış ve kendine özgü dinamiğe ve iyi belirlenmiş belli bir amaca hizmet eden tarihi bir işlevselliğe sahip her iletişim rotasının sağlaması gereken koşullar vardır. Bu koşullar içerisinde Kültürel bir Rota; halklar, ülkeler, bölgeler ya da kıtalar arasında önemli zaman süreçleri içinde eşyaların, düşüncelerin, bilginin ve değerlerin çok boyutlu, sürekli ve karşılıklı olarak değiş-tokuşun yanı sıra insanların interaktif hareketlerinden doğmalı ve bunları yansıtmalıdır. Bu nedenle, zaman ve mekan içinde etkileşmiş kültürlerin bir çapraz-döllenmesine neden olmuş olmalı ve bu etkiler hem maddi hem de manevi mirasa yansımalıdır.

Tarihî ilişkilerin ve kültürel özelliklerin bir araya geldiği dinamik bir sistem ile bütünleşmiş olmalıdır.

Kültürel bir Rota kültürel mirasına tanıklık edecek ve varlığının fiziksel olarak kanıtı olacak somut elemanlar ile desteklenmek zorundadır. Kültürel miras elemanları ile tarih yolunun fiziksel kanıtlarını sunmasının yanı sıra, Kültürel Rotalar karşılıklı kültürel etkilerin akıp gittiği bir kanal ya da iletken gibi hareket eden dinamik bir sisteme sahiptir. İster doğal ister kültürel açıdan (kentsel ya da kırsal) bölgesel durum Kültürel Rotanın çerçevesini oluşturur. Kültürel rotalar; yerel, ulusal, bölgesel, kıtasal ya da kıtalar arası, belli bir kültürel bölge içinde ya da kültürel değerlerin oluşumunda ya da evriminde karşılıklı etkileşmeler sürecinden geçmiş farklı coğrafi alanlara doğru uzamış, sosyal, ekonomik, politik olarak karada, suda, ya da başka bir fiziksel çevrede doğrusal, dairesel, haçvari, açısal ya da ağ şeklinde oluşabilir.

    32 www.icomos, ICOMOS Kartası, 2008,
    33 Sezgin, H.,XXI. Yüzyıl Başında Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunması Kavramının Gelişimi Dünyadaki ve Türkiye’deki sonuçları, Korumada 50 Yıl, M.S.Ü Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Restorasyon Anabilim Dalı yayını, 2005, s.5

Rotanın bütünlüğü, evrensel öneminin ve değerlerinin bir bütün olarak kanıtı olan hem somut, hem soyut özelliklerini temsil eden yeterli bir set üzerine kurulmalı ve Kültürel Rota’yı doğuran tarihi süreçlerin öneminin ve özelliklerinin tamamıyla sunulmasını sağlamalıdır.34

3.EYÜP KENTSEL SIT ALANI İÇİN
KÜLTÜREL GÜZERGÂH (ROTA) ÖNERİSİ

Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 15.01.1977 gün 9591 sayılı kararı ile, kentsel sit alanı olarak belirlenen bölge için Kültürel Güzergâh(Rota) Önerisi geliştirilmeye çalışılmıştır. 

4. KORUMA ÖNERİLERİ

Sahip olduğu kültürel, doğal, kentsel peyzaj değerleri ile somut ve somut olmayan değerleri ile açık hava müzesi konumunda zengin bir yapıya sahip olan Eyüp, kültür ve inanç turizmi için büyük bir potansiyel taşımaktadır. Geleneksel kent dokusunu oluşturan değerler kentsel değişimin etkisiyle ihmal edilmekte, harap olmakta hatta yok edilme tehdidi altında kalmaktadır.

Sosyal ve Ekonomik Öneriler

Geçmişin en önemli temsilcileri ve tanıkları olan kültür varlıkları günümüze ulaşabilmiş miraslarımızdır. Birçok değere sahip olan kültür varlıklarımızın değerlerini yitirilmemesi, gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için korunması gereklidir. Kültürel alanların korunabilmesi için öncelikler halkın korumaya katılımının sağlanarak, tarih ve sahiplenme bilincinin geliştirilmesi gereklidir.

Tarihi yapıların korunması ve sürekli bakımlarının sağlanmasında en büyük engelin koruma maliyetinin çok yüksek olması olarak gösterilmiştir. Tescilli eski eserlerin ve çevresinin korunabilmesi için birçok kanun ve yönetmelik çıkarılmıştır. 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu da tarihi doku ve yöresel mimarinin korunup, yenilenmesine yönelik projelere kredi verilmesi belirlenmiş, 2863 sayılı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda da Toplu Konut Kanunu gereği verilecek kredilerin en az %10’unun tescilli taşınmaz kültür varlıklarının bakımı, onarımı ve restorasyonu işlemlerine ilişkin başvurularda kullandırılması karara bağlanmış, özel hukuka tâbi gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarına katkı sağlanması için “Taşınmaz Kültür Varlıklarının Onarımına

     34 www.icomos, ICOMOS Kartası, 2008,

Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik” ile de tarihi eserlerin mülk sahiplerine maddi destek sağlanmaya çalışılmaktadır. 

29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi kanununun 8’inci ve 18’sinci maddeleri uyarınca Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı sağlamak için emlak vergisinin %10 u oranında tahsil ettirilecek ödeneklerle tarihi eserlerin korunmasına katkı sağlanmaktadır. 

Belediyeler tarafından tahsil edilen ödenekler İl Özel İdareleri bütçelerinde toplanarak, tarihi eser sahibi belediyelerin kamulaştırılmaları, projelendirilmeleri, restorasyon-rekonstrüksiyon uygulamaları, kentsel tasarım ve sokak sağlıklaştırma projeleri ile imar planlarının hazırlatılmasında kullandırılmaktadır. 

14/12/2005 tarih ve 26023 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunası ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun” ile yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması gibi yardımlar verilmektedir. 

Ancak tescilli eser sahipleri için çıkarılan kanun ve yönetmeliklerden tam olarak haberdar olunmaması ve verilen ödeneklerin ağır prosedürleri başvuruların sayısını azaltmaktadır. Sivil mimarlık örneği yapıların korunması için belediyelerin başvurularına açıkça izin verilmemesi ile bu yapıların korunmasının sadece mülk sahibine bırakılması, ağır prosedürlerin mülk sahibi tarafından göze alınmaması nedeniyle sivil mimarlık örneği yapılar korunamamaktadır. 

1996 yılında Strasbourg’da toplanan “Avrupa Konseyi Kültür Komitesi” tarihi yapıların korunmasının kendi kendilerince gerçekleştirmeleri için, uzmanlar denetiminde ve resmi kuruluşların onayı ile kültür turizmine dönük olarak işlevlendirilmesi ile korumanın gelişeceği, kendi bakımlarını finanse edebilecekleri üzerinde durulmuştur.35 Yaratılacak kaynaklarla gerek tek yapıların gerekse sit alanlarının değerini yitirmeden yeni kullanımlara açılması doğal olarak yeni kaynaklar oluşturacağı belirtilmiştir.36 

Kültür ve inanç turizmi için büyük bir potansiyel taşıyan Eyüp’ün korunmasında, gerekli olan ekonomik ve sosyal desteği turizmin desteklenme ile 

     35 Sezgin, H.,XXI. Yüzyıl Başında Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunması Kavramının Gelişimi Dünyadaki ve Türkiye’deki sonuçları, Korumada 50 Yıl, M.S.Ü Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Restorasyon Anabilim Dalı yayını, 2005, s.5
     36 Madran,E., Özgönül,N., Kültürel ve Doğal Değerlerin Korunması, 2005, s.107

sağlanabileceği düşünülmektedir. Bu kapsamda; alanda turizm ihtiyaçlarına yönelik kaliteli konaklama ve yeme-içme mekanlarının ve gelecek ziyaretçilere yönelik olarak yok olmuş veya yok olmaya yüz tutmuş somut olmayan kültürel miras değerlerinin (Eyüp oyuncakçılığı, Eyüp çiçekçiliği, çömlekçiliği, vb.) yeniden canlandırılması sağlanmalıdır.

KÜLTÜREL VE EĞİTİMSEL ÖNERİLER ;

Kültürel mirasın yok olma sürecini hızlandıran etkenlerden biride yanlış koruma, onarım ve uygulamalardır. Kültürel varlıklarımızın daha iyi korunabilmeleri için, bu alanda çalışan mimar, mühendis, müteahhit ve işçilerin çok daha iyi yetişmeleri ve sürekli denetlenmeleri gereklidir. Restorasyonun bir uzmanlık işi olduğu ve eğitim gerekliliği; yerel yönetimler, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, İl Özel İdareleri ve kültür varlığının onarımlarıyla ilgili bütün kesimler tarafından benimsenmeden başarıya ulaşılması olası görünmemektedir.37

Geleneksel mimarlığın kültürel değerlerini korumaya yönelik olarak yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve dernekler öncelikle gençlerin ve halkın bilinçlenmesine yardımcı olacak eğitim programları düzenleyerek, geleneksel yapım tekniklerinin, malzemelerin ve zanaatların korunmaları sağlanmalıdır.38

Yerel yönetimler, halkın bilinçlendirilmesi için basılı yayın organları ve örnek restorasyon uygulamaları ile görsel olarak da bilgilenmesi sağlamalıdır. Koruma kavramı örgün eğitimde ders olarak okutulmalı, ayrıca kültürel bilincin oluşturulmasına yönelik, yerel yönetimler ve Milli Eğitim Bakanlığınca ortaklaşa yürütülebilecek eğitim programları hazırlanmalıdır.

YASAL VE YÖNETİM AÇISINDAN ÖNERİLER

Eyüp’ün mevcut koruma planı 1979 tarihlidir ve yetersizdir. Günümüze kadar tescillenen bir çok yapı plana işlenmemiştir. Planın bir çok kısmında tescilli eserler atlanarak üzerlerine yapılanma verilmiş, bazı noktalarda da mevcut tarihi eserin cephe oluşumuna bakılmaksızın bitişik blok önerisi yapılmıştır. Bu kapsamda öncelikle koruma planı yenilenmelidir. Yenilenecek planın alan

     37 Ahunbay, Z., Doğal ve Kültürel Mirası Koruma Alanında Geçerli Uluslar arası Belgelerin Türkiye’deki Uygulamalara yansımaları, Korumada 50 Yıl, M.S.Ü Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Restorasyon Anabilim Dalı yayını, 2005, s.10
     38 Ahunbay, Z. “ICOMOS ve Risk Altındaki Kültürel Mirasın Korunması”, Yapı, sayı: 244, Mart 2002, s.28

taramasının çok kapsamlı yapılması, envanter çalışmasının ayrıntılı bir şekilde çıkarılması gereklidir. Envanterde tarihi yapının tüm yapı elemanlarının(pencere, kapı, eliböğründe, furuş, saçak detayları, tavan kaplamaları, vb.) resimleri çekilerek, yapının plan, kesit krokileri çizilmeli hatta genel ölçüler alınarak yapının orijinal oranlarının kayıt altına alınması sağlanmalıdır. Kentsel dokuyu oluşturan tüm alanın bütüncül bir şekilde planlanması, tescilli yapı ile yeni yapılacak yapıların konumları, blok şekilleri, kütleleri, saçak kotları hatta çatı şekilleri belirtilmelidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı,Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 720 sayılı ilke kararı gereği koruma bölge kurulundan izin alınmasına gerek kalmadan uygula yapılabilecek parseller için yapılaşma koşullarının koruma planlarında çok iyi belirlenmesi ve denetlenmesi gereklidir. Kentsel doku bir defa bozuldu mu geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracağından detaylı çalışılmalıdır

11.06.2005 tarih ve 25842 sayı ile Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları, Proje Büroları İle Eğitim Birimlerinin Kuruluş, İzin, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik, uygulamada karşılaşılan sorunlar dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.

Koruma Uygulama ve Denetim Büroları (KUDEB) restorasyon deneyimli mimar, mühendislerden oluşturulmalıdır. Uygulamaların tüm alanda aynı standarda getirilmesi için uygulamanın her safhasında (detaylar, malzeme-renk seçimleri, vb.) denetim yapılması gereklidir. Koruma Uygulama ve Denetim Büroları yok olmuş, boş, kullanılmayan ve bakımsız sivil mimarlık örneği yapıların tespitleri yaparak mülk sahiplerinin, kanun ve yönetmeliklerle ayrılan ödeneklere başvuruları sağlanmalıdır.

SONUÇ

Tarihi, kültürel ve doğal varlıkların korunması ülkesel gelişmenin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Korumanın amacı kültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasının sağlanmasıdır. Dünyada ve Türkiye’de koruma olgusu XIX. yüzyıl içinde ortaya çıkmış, doğal ve kültürel mirasın korunması amacıyla yasal düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.

Toplumların taşınabilir, taşınamaz ve sözlü kültürel mirasları olan değerler kentin özgün kimliği, sosyo-ekonomik yapısı ve yaşam felsefesini yansıtan alanların korunması, kentlerin gelişmesi için çok önemlidir. Türkiye’de kültürel varlıkların koruma çalışmaları ve uygulamaları, katılımdan uzak, sahiplenilmeyen, izinsiz yapılaşmaları koruyucu bazen de korumaya engel şekilde olması, koruma bilincinin tam olarak gelişmemiş olması ve tarihsel alanda yaşayanların katılımının sağlanmaması ve bilinçsiz olması nedeniyle tarihi ve kültürel değerlerimiz tehdit altında bırakılmaktadır. Doğu Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan İstanbul’un 1453’de fethedilmesinden sonra ilk sur dışı yerleşmesi olan Eyüp, Hz.Muhammed’in sahabelerinden Halid bin Zeyd Ebu Eyyup el-Ensari’nin mezarının burada bulunmasından dolayı İslam dünyası için Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra dördüncü kutsal ziyaret mekanı durumuna gelmiş ve dinsel önemi artmıştır.

Eyüp Sultan Camii ve Türbesi ile başlayan manevi sembolizmi, doğal ve kültürel mirasın bir parçası olan anıtsal yapıları ile geleneksel konutlarda kültürel bilinç eksikliğinden kaynaklanan bozulmalar gözlemlenmektedir. Ayrıca Eyüp’te diğer bir kültür kaybı da Eyüp Sultan Camii ve meydanını ziyaret eden ziyaretçilerin alanın dinsel değeri hakkında doğru bilgiye sahip olmamalarıdır. Bu konuda yapılan bir anket çalışmasında Eyüp Cami civarında toplam 50 kişi arasında yapılan değerlendirmede yalnızca 6 kişinin Eyüp hakkında doğru bilgiye sahip olduğu tespit edilmiştir.39 6 kişiden 3’ünün Alman turist olduğunun belirtilmesi alanın tanıtım ve bilgilendirme eksikliğinin boyutunu göstermesi bakımından önemlidir. Eyüp’te dinsel önemi yansıtan birçok anıtsal (camii, tekke,medrese) yapılar bulunmasına rağmen bu değerler bozulan kentsel dokunun içerisinde işlev yanlışlıkları, bakımsızlık nedeniyle kaybolmuştur. Yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından sadece Eyüp Cami ve çevresi ile Pierre Loti tepesi ziyaret edilmektedir. Eyüp’ün kentsel Sit alanı içerisinde yer alan birçok dinsel kültürel varlık ön plana çıkarılamadığı için bilinmemekte bozulan kentsel dokunun içerisinde kaderine terk edilmektedir. Bu yapı alanlarının Eyüp Cami ve çevresi ile bütünleştirilememiş olması nedeniyle gelen ziyaretçi, alanın önemini ve kapasitesini anlamadan kısa sürede bölgeden ayrılmaktadır.

Eyüp’ün kültürel ve tarihi değerleri korunmamakta, kent siluetinin ve geleneksel dokunun bozulmasına seyirci kalınmakta, tarihi kentler ve kentsel alanlar sosyo-ekonomik değişim nedeniyle ihmal edilerek harap olmakta hatta yok edilme gibi geri dönüşü olmayan tehditler altında bırakılmaktadır.

Eyüp, zaman içerisinde yapılan yanlış restorasyonlar, tadilatlar ve imar uygulamalarıyla bozulmalara maruz bırakılmasına rağmen eski kent dokusunu hala devam ettirmektedir. Kentsel doku içerisinde dolaşırken perspektiflerde karşılaşılan, cami, tekke, medrese, türbe ve mezarlık alanları Eyüp’ün mistik havasını hala yansıtmakta, sahip olduğu kültürel mirası, Kentsel peyzaj, somut ve somut olmayan değerleriyle önemli bir potansiyel taşımaktadır. Eyüp’ün bu değerlerini ortaya çıkaracak, kültürel varlıklarının değerlendirilerek yaşatılmasını sağlayacak, ülkemiz ve dünya insanlarının bu değerleri tanımalarına imkan

     39 Can,Aynur, Günümüzde Eyüp Sultan Nasıl Algılanıyor, Eyüp Sultan Sempozyumu V, s.182

Öneri Kültür Odaklı Turizm Alanlarının Eyüp ile Bütünleşmesi şeması

sağlayacak planlama ve uygulamaya yönelik çalışmaların yapılması gereklidir.

Turizmin kültürel miras üzerindeki etkilerinin belirtildiği en kapsamlı belge olan “Sürdürülebilir Bir Kalkınmanın Bileşenlerinden Biri Olan Kültürel Mirasın Korunmasında Turizmin Önemi” başlıklı tavsiye kararında; Kültürel mirasın korunması ile kültürel turizmin gelişmesi, yerel toplumların ekonomik ve kültürel gelişimine katlı sağlayacağı belirtilmiştir.

Türkiye alternatif turizm kaynakları bakımından bulunduğu coğrafya bakımından dünyada çok önemli üstünlüklere sahiptir. Üç semavi dinin mensupları tarafından önemsenen ve kutsallık atfedilen bir çok dinsel mekan alanlarının bulunması inanç turizmini gündeme getirmektedir. Üç semavi din tarafından kutsal sayılan Hz.İbrahim’in doğduğu Urfa, Hıristiyanlık dünyasının kutsal olarak kabul ettiği 8 dini merkezin 6’sı(Selçuk, Demre, Tarsus, Hatay, İznik, Kapadokya) ülkemizde yer almaktadır.

Eyüp, Geleneksel Merkez olarak tanımlanan Tarihi Yarımada ve Beyoğlu ile Ticaret, Turizm, Kültür ve Konut Alanı olarak tanımlanan Üsküdar-Kadıköy geleneksel merkezleri ile ulaşım akslarına yakınlığı, yerli ve yabancı turist çekme potansiyeli bakımından bu alanlarla bütünleşebilecek konumdadır.

Eyüp’ün koruma ile ilgili sorunlarının giderilebilmesi için yukarıda bahsedilen genel çözümler ile tarihi, kültürel ve doğal değerlerin korunmasını gözeten, yerel halkın da dahil edildiği bir turizm yaklaşımının geliştirilmesi korumayı hızlandırabilecektir.

Eyüp’de;
Eski dokunun korunarak şehir hayatına katılımını sağlayacak planlama kararları getirilmelidir. Planlama; ülke, bölge, nazım plan ve uygulama planları ile bütünlük içerisinde ele alınmalıdır.

Tarih bilincinin geliştirilmesi için eğitimler düzenlenmelidir.
Kültürel,sosyal donatı alanları ve ticaret alanları belirlenmelidir.
Kentsel doku tek tek yapıları değil bütün olarak korunmalıdır.
Anıtsal yapılar(tekke, medrese) ziyaretçilerin faydalanabileceği fonksiyonlar verilerek restore edilmelidir.

Kültürel varlıkların envanterleri ayrıntılı (eski haritalar, kadastral belgeler, Başbakanlık Devlet arşivleri belgeleri, vakfiyeleri, plan şemaları, pencere, kapı, eliböğründe, furuş, payanda, vb.) olarak hazırlanarak elektronik ortamda paylaşıma açılmalıdır.

Merkezi yönetim, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve uluslar arası kuruluşlarla işbirliği içinde olunmalıdır.

Eyüp’ün İstanbul içindeki yerini belirleyen, kentsel kimliğini ortaya çıkaracak, kültürel, sosyal ve kentsel peyzaj değerlerinin yeniden kente kazandıracak yönetim planının oluşturulması gereklidir.

İnanç Turizmi potansiyelini ortaya çıkaracak düzenlemelerle tüm Kentsel Sit alanı değerlendirilerek ülke ve dünya insanlarına bu değerleri tanıma olanağı sunulmalıdır.

Ziyaretçi yönetim planı oluşturularak korumanın tüm alana yayılması sağlanmalıdır. Yapılacak düzenlemelerle oluşturulacak yeni alanlar, Eyüp Camii merkezindeki baskıyı azaltarak diğer bölgelerin korunması ve tanıtılmasını sağlayacaktır.

Turizmin ekonomik katkısı ile kültürel varlıkların korunması ve değerlendirilmesi sağlanmalıdır.

Turizmin ekonomik gelişmeye katkısı ile tarihi yapıların korunması kendi kendilerince sağlanabilecektir. Ancak, turizm kapsamında finanse edilemeyen yapılar için kanun ve yönetmeliklerle ayrılan ödenekler kullanılarak onarım gerçekleştirilmelidir. Yerel yönetimler, yok olmuş, boş, kullanılmayan ve bakımsız sivil mimarlık örneği yapıların tespitleri yapılarak kanun ve yönetmeliklerle ayrılan ödeneklere başvurmaları sağlanmalı, uygulamaları denetlenmelidir. Mülk sahipleri bulunamayan ya da çok fazla sayıda sahibi olan yapıların onarımının yerel yönetimler tarafından yapılmasına olanak sağlayacak düzenlemeler yapılarak kentsel dokunun canlandırılması sağlanmalı, restorasyon uygulamalarının denetlenerek tüm uygulamaların aynı standarda getirilmesi için ülke genelinde kaliteli usta yetiştirilmesi teşvik edilmelidir.

Çevresel kaliteyi koruyarak, turizm kazancını maksimum hale getirecek turizm planlaması geliştirilerek, konaklama alanları belirlenmeli, bu alanlarda yapılacak konaklama tesislerinin yapımı için uygun bir politika oluşturulmalıdır.(finanse edilmesi, kalite kontrolü, vb.)

Bölgenin tanıtımı (Acentalar, bilgilendirme tabelaları, reklam, afiş, kitap, broşür, internet ortamında, ve alanda, animatörler, hikaye anlatıcıları ve rehberlerle sağlanmalıdır.)

Kültürel anıtsal yapılara bilgilendirme tabelaları konulmalıdır.
Turizm rehberi hazırlanmalıdır.
Tarihi alana ziyaretçi ulaşım(araç, toplu taşıma, raylı ve deniz) yönleri belirlenerek, bu güzergahlarda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Oto park alanları belirlenmelidir.

Gezi güzergahı oluşturularak bu alanlar yayalaştırılmalı, yönlendirme tabelaları koyulmalıdır. Yaya alanlarının, malzemeleri tarihi alana uygun olarak seçilerek uygulamasında engelliler ve yaşlılar için de düzenleme yapılmalıdır.

Kent mobilyaları(sokak ve yapı aydınlatmaları, çöp kovaları, tabelalar, tenteler, oturma dinlenme bankları, vb.) alnın yapısına uygun olarak belirlenmelidir.

Acentalar ve turistik bilgilendirme kulübeleri konulmalıdır.
Alan için kentsel tasarım rehberi oluşturulmalı, alt yapı hizmetleri düzenlenmelidir.

Haliç kıyıları ve iki ada günübirlik dinlenme, eğlenme ihtiyacına cevap verecek şekilde rekreasyon alanı olarak düzenlenerek, bu adalardan Sütlüce Kongre Merkezi ile bağlantı sağlanmalıdır. Haliç’in durgun su özelliğinin kullanılması için kürek sporlarına dönük işlevler verilmelidir. Tüm yeşil alanlar ve mezarlık alanları düzenlenmelidir.

Tüm Kentsel Sit alanında tarihi eser olan yapı adalarında sokak sağlıklaştırma projeleri hazırlatılarak, tarihi yapı ile yeni yapı arasında bütünlük sağlanmalıdır.

Sonuç olarak; Tarihi, kültürel ve kentsel peyzaj değerlerini koruyan, somut ve somut olmayan değerleriyle önemli bir potansiyele sahip olan Eyüp’ün Yerel yönetimlerce yapılacak planlama ile İnanç turizmine yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu yönde yapılacak çalışma, alanın korunması ve gelişmesi için yararlı bir girişim olacaktır.

Öneri gezi rotası haritası

Öneri Envanter fişi önerisi

Öneri Envanter fişi önerisi

Öneri Envanter fişi önerisi